Bağlanma Teorisi — Harlow-Maymun Deneyi

Odyone

Odyone

· 5 dk okuma süresi
Bağlanma Teorisi Harry Harlow Deneyi Bebeklerde bağlanma Fiziksel temasın önemi Çocuk gelişimi ve bağlanma Erken çocukluk dönemi bağlanma Harlow ve bağlanma teorisi Duygusal güvenlik ve bağlanma İşitme kaybı ve bağlanma ilişkisi Rehabilitatif odyoloji İşitme engelli çocukların gelişimi Bağlanma ve psikososyal gelişim Odyolojik rehabilitasyon ve bağlanma İşitme cihazları ve bağlanma teorisi İşitme kaybı, çocuk gelişimi ve sosyal etkileşim

Yeni yazılarımızdan haberdar olmak ister misiniz? Haftalık Odyoloji bültenine Ücretsiz abone ol, sana her hafta odyolojide olup bitenleri gönderelim.

Bağlanma Teorisi, özellikle çocukların erken dönemde bakım verenleriyle kurduğu duygusal bağın, ilerleyen yaşlarda sosyal ve duygusal gelişimi üzerindeki etkisini inceleyen bir psikolojik teoridir. Bu teori, 1950'lerde İngiliz psikiyatr John Bowlby tarafından geliştirilmiş ve onun ardından Mary Ainsworth tarafından yapılan deneysel çalışmalarla desteklenmiştir.

Image

Harry Harlow’un maymunlar üzerinde yaptığı deney, psikoloji alanında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Deney, 1950'li yıllarda yapıldı ve bağlanma teorisi ile ilgilidir. O dönemde yaygın olan inanış, bebeklerin anneye bağlanmalarının temel sebebinin, anne tarafından sağlanan besin olduğunu öne sürüyordu. Harlow, bu fikri test etmek amacıyla Rhesus maymunları kullanarak çığır açıcı bir çalışma gerçekleştirdi. Deney Videosuna BURADAN ulaşabilirsiniz.

Deneyin Tasarımı:

Harlow, yeni doğmuş Rhesus maymunlarını annelerinden ayırdı ve onları iki farklı "anne" modeline maruz bıraktı:

  1. Tel Anne: Sert, soğuk bir tel kafesten yapılmış ve sadece bir biberonla süt veren bir "anne."
  2. Kumaş Anne: Yumuşak bir kumaşla kaplanmış, sıcak ve rahat hissettiren bir "anne," ancak süt vermiyor.

Maymunlar iki "anne" modeline de erişim sağlayabilecek şekilde yerleştirildi ve Harlow, maymunların hangi "anne"ye bağlanmayı tercih ettiklerini gözlemledi.

Deneyin Bulguları:

  • Fiziksel Temasın Önemi: Maymunlar çoğunlukla kumaş anneye sarılmayı tercih ettiler. Bu, maymunlara süt veren tel anneye oranla çok daha fazla zaman geçirdikleri anlamına geliyordu. Yani, bebek maymunlar besin sağlayan tel anneden sadece süt içmek için uzaklaşıyor, geri kalan tüm vakitlerinde sıcak ve rahat olan kumaş anneye sarılıyordu.
  • Tehdit Durumundaki Tepkiler: Maymunlar tehdit edici bir uyaranla karşılaştıklarında doğrudan kumaş anneye koşuyorlardı. Kumaş anne onları rahatlatıyor ve güvenlik sağlıyordu. Bu, fiziksel temasın, hayvanların duygusal sakinleşme sürecinde önemli olduğunu gösteriyordu.
  • Bağlanmanın Beslenme ile İlişkisi: Deney, bağlanmanın sadece fiziksel temasla sağlanabildiğini, beslenmenin bağlanma oluşumunda birincil rol oynamadığını ortaya koydu.

Deneyin Sonuçları:

Bu çalışma, o dönemin yaygın inanışlarının aksine, bağlanma davranışının temelinde fiziksel temas ve sıcaklık gibi faktörlerin daha etkili olduğunu gösterdi. Beslenmenin, bebeğin anneye bağlanmasında en önemli faktör olduğu düşünülürken, Harlow'un bulguları bunun doğru olmadığını, sevgi, güvenlik ve fiziksel yakınlığın çok daha önemli olduğunu gösterdi.

Deneyin Sonraki Aşamaları:

Harlow, sonraki aşamalarda izole edilen ve bu yapay annelerle büyüyen maymunları uzun süre izlemeye devam etti. Bu maymunlar, ilerleyen yaşlarda normal sosyal ilişkiler kurmakta zorlandılar, sosyal etkileşimlerde saldırgan oldular ve kendi yavrularına da annelik yapamadılar. Bu bulgular, erken dönemde sağlıklı bağlanma deneyiminin, ileriki yaşamda sosyal ve duygusal gelişim üzerinde ne kadar kritik olduğunu gösterdi.

Etik Açıdan Tartışmalar:

Harlow'un deneyi, bilimsel anlamda çok önemli bulgulara ulaşmış olsa da, etik açıdan ciddi eleştirilere maruz kaldı. Maymunların maruz kaldığı izolasyon, duygusal stres ve anormal sosyal davranışlar geliştirmeleri nedeniyle bu deneyler, hayvan hakları savunucuları tarafından yoğun bir şekilde eleştirildi. Günümüzde böyle bir deney, etik kurallar gereği yapılmaz.

Bilimsel Katkılar:

  • Bağlanma Teorisine Katkı: Harlow’un deneyleri, John Bowlby’nin geliştirdiği bağlanma teorisine önemli bir destek sağladı. Bowlby, bebeklerin sadece biyolojik ihtiyaçlarını karşılayan annelere değil, aynı zamanda güvenlik ve duygusal destek sağlayan bir bağlanma figürüne de ihtiyaç duyduğunu öne sürmüştü. Harlow’un deneyleri, bu teoriyi bilimsel olarak destekledi.
  • Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkiler: Harlow’un çalışması, çocuk psikolojisi ve gelişimi üzerine yapılan diğer araştırmalara da ilham verdi. Özellikle erken çocukluk döneminde fiziksel temasın ve sevgi dolu bir bakımın, sağlıklı bir gelişim için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Bağlanma teorisinin rehabilitatif odyoloji açısından önemi, işitme kaybı olan bireylerin özellikle çocukluk döneminde yaşadıkları duygusal, sosyal ve bilişsel gelişim süreçleriyle yakından ilgilidir. Erken yaşlarda gelişen güvenli bağlanma ilişkileri, işitme engelli çocukların sağlıklı psikososyal gelişim göstermesi açısından kritik bir rol oynar. İşitme kaybı ve bağlanma arasındaki ilişkiyi anlamak, işitme cihazları ve implantlar gibi teknolojik çözümlerin yanı sıra, duygusal destek ve sosyal etkileşimi de içeren bütüncül bir rehabilitasyon yaklaşımı için önemlidir.

Odyone

Hakkında Odyone

Odyone, odyoloji alanında bilgi paylaşımını ve topluluk oluşturmayı amaçlayan bir platformdur.

Copyright © 2025 Odyone. Tüm Hakları Saklıdır.
· Powered by Bradi.Tech·Gizlilik Sözleşmesi·
Powered by bradi.tech
Bize Ulaşın ↗