Perilenf Fistülü Nedir? Perilenf Fistülü Tedavisi Nedir?

Perilenf fistülü, iç kulaktaki perilenf sıvısının hava dolu orta kulak, mastoid veya kraniyal boşluklarla anormal teması sonucunda ortaya çıktığı düşünülen bir patoloji türüdür.
Genellikle, bu tür fistüller sıvı sızıntısına ve işitme kaybına neden olabilir.
Perilenf fistülü, doğumsal veya edinsel olabilir. Doğumsal olanı iç kulak gelişme bozukluğu veya doğum travması ile olur.
Edinsel olanı ise, travma sonucu (barotravma, akustik travma, künt yada keskin travmalar) veya ikincil kemik erozyonu, neoplazmlar (kolesteatoma dahil) sonucu olur.
Bu hastalarda hem işitme hem de vestibüler şikayetler görülebilir.

Perilenf Fistülü İnsidansı

İnsidansının yetişkinlerde 1.5/100.000 olduğu tahmin edilmektedir.
Perilenf fistülüne, çocuklarda konjenital anomaliye bağlı olarak da rastlanabilir.

Perilenf Fistülü Nedenleri

Hastalarda kafa travması, penetran kulak travması, barotravma ve otolojik cerrahi hikayesi bulunabilir.

Travma: Kafa travmaları veya ağır fiziksel aktiviteler.
Cerrahi: Kulak ameliyatları veya diğer baş-boyun cerrahileri.
Yüksek Basınç: Dalış gibi yüksek basınçlı ortamlarda meydana gelebilir.
Kronik Enfeksiyonlar: Orta kulak enfeksiyonları

Perilenf Fistülü Semptomları Nedir?

İşitsel semptomlar olarak unilateral ani işitme kaybı (işitme kaybı derece ve konfigürasyonu çeşitlilik gösterebilmektedir)
Tek taraflı tinnitus, kulakta dolgunluk hissi gözlenebilmektedir.
Vestibüler semptomlar olarak da akut başlangıçlı dizziness ve vertigo gözlenebilmektedir.

Perilenf Fistülü Tanısında Hangi Testler Kullanılmalıdır ?

Klinik Muayene
Görüntüleme Testleri: Bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanılabilir.
Odyometrik Testler
Elektrokokleografi :

Elektrokokleografide anormal artmış Sumasyon Potansiyeli SP/AP oranı gözlenebileceği belirtilmiştir.

Vestibüler uyarılmış miyojenik potansiyeller (VEMP)

Vemp bulguları olarak SSKD’ ye benzer bir şekilde düşük eşikte artmış amplitüd gözlenebileceği çalışmalarla gösterilmiştir

Videonistagmografi (VNG)

VNG’de tipik olarak hızlı fazı normal kulak yönüne olan nistagmus görülebilmektedir. Kalorik zayıflık görülebilir veya kalorik cevap alınamayabilir.

Perilenf Fistülü Tedavisi Nedir?

1. Medikal Tedavi

Medikal tedavi genellikle hafif veya geçici belirtileri olan hastalar için uygundur. Bu yöntemler şunları içerebilir:

Dinlenme
Basınç Yönetimi
İlaçlar: Baş dönmesi ve bulantıyı kontrol etmek için antiemetik ilaçlar veya antihistaminikler kullanılabilir. Ağrı yönetimi için ağrı kesiciler de önerilebilir.
Gözlem: Hastanın durumu izlenir. Eğer belirtiler kötüleşmezse ve hasta stabil kalırsa, cerrahi müdahale gerekmeyebilir.

2. Cerrahi Müdahale

Medikal tedavi yeterli olmadığında veya hastanın durumu daha ciddi ise cerrahi müdahale düşünülebilir. Cerrahinin amacı, fistülün kapatılması ve sıvı sızıntısının durdurulmasıdır. Cerrahi yöntemler şunları içerebilir:

Fistül Onarımı: Cerrah, iç kulaktaki anormal bağlantıyı kapatır. Bu genellikle mikroskop altında yapılır ve kulakta minimal invaziv bir yaklaşım tercih edilir.
Kullanılan Teknikler:
Kötüleşen Kulak İlişkisi: Fistülün bulunduğu bölgeye, genellikle kulak zarının arkasındaki alanına, doku grefti yerleştirilebilir.
Timpanoplastik Yöntemler: Kulak zarının onarımı ile birlikte fistülün kapatılması.
İşlem Sonrası İzleme: Cerrahiden sonra hastanın durumu dikkatlice izlenir. İşitme kaybı, baş dönmesi ve diğer belirtilerin düzelip düzelmediği değerlendirilir.

3. Rehabilitasyon

Cerrahiden sonra işitme kaybı ve denge sorunları devam edebilir. Bu nedenle, rehabilitasyon süreçleri önemlidir:

İşitme Rehabilitasyonu: Gerekirse işitme cihazları veya koklear implantlar değerlendirilebilir.
Denge Terapisi: Baş dönmesi yaşayan hastalar için denge egzersizleri önerilebilir. Bu, denge duyularını güçlendirmeye yardımcı olur.

4. Uzun Dönem Takip

Perilenf fistülü tedavisinden sonra uzun dönem takip önemlidir. Hastalar, belirtilerinin izlenmesi ve olası komplikasyonların erken teşhisi için düzenli olarak kontrol edilmelidir.

Sonuç

Perilenf fistülü, zamanında tanı ve uygun tedavi ile yönetilebilir bir durumdur. Tedavi planı, her hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir.